8 Kasım 2010 Pazartesi

BİLSEYDİM KENDİME SÖYLEMEZDİM

Ellerindeki çizgilerin derinliğinde kaybolmak vardı şimdi
Bakma sen dün öyle konuştuğuma..
Yıllardır düşünüyorum niye diye
Bedeli ödüyorum sen yorulma
Onu bunu bırak şimdi
Ben özledim sesini
Dağılan yanlarımı bavuluma doldurup giderken bana ‘gitme!’ diyemeyişini
Dilinin tutsaklığını
Ben özledim sessizliğini

Çok erkendi..
Küçük defterim bile kumdan bir resim gibi dağıldı
İçindekiler beton gibi katı
Beni öyle beton gibi kaskatı bırakışını özledim
Nefesime yapışan son cümlemdi beni çözecek..
‘Bi daha öp beni’ dedim, öpmedin
Yutkundum son nefes sandığımı
Tekrarlanan soluğuma kızdım
İçimde kalmadı desem yalan olur
Yalanlarını özledim
İnan seni o kadar özlemedim..

İKİ KİŞİLİK İNTİHAR

karman çorman olduğu bazılarımızın
doğru
allak bullak oluyoruz bazen de
evet
allak bullak ediyoruz
apar topar gitmek istiyoruz
kimi zaman da kaçarak
azar azar
artıyoruz
savrulan her yaprağa çünkü
her mevsim sonbahar…

her geçen gün ağırlaşıyor bavulum da
eşyalarım ortalığa saçılıyor
gidemiyorum…
her gece bir parçamı daha koyuyorum çantama
eksik uykularıma inat
-her patikada hemen kaybolarak-
ve her yol da biraz daha kestirmeden uzak
korkuyorum…
cesaret;
yolu yalnız yürümek
-ne ala-
emek
esaret içinse
ellerim küçük hala
savrulan her yaprağa çünkü
her mevsim sonbahar…




inanması zor yine de beyaz
oysa senin gözlerinde
pırıl pırıl ayaz
-rüzgârdandır-
içimde deli gibi yönünü arıyor şimdi
bulamayınca da çarpıyor gönlüme
tuttuğu elimi bırakıyor
farkındayım
çırpınıyor çırpınıyor...
sağır duvarlar gibi gözlerime vuruyor sonra kendini
kör ediyor perde perde
savrulan her yaprağa çünkü
her mevsim sonbahar…

bekliyor seni acıtan yanlarıyla
ana rahminde ölen aşklarıyla
alacaklı bir rüzgâr
acı tanları yalnız karşılayacağını duyarak
acı kök tadına dayanarak
bak ağzına bal çalınmış zamanın da
duy-arak, dayan-arak, tat-arak
hep aynıya katlanarak
eriyor azar azar
savrulan her yaprağa çünkü
her mevsim sonbahar…

5 Kasım 2010 Cuma

GEL- GİT

Güne inat gecedeyim
Yanındayım sanki
Yine umursamaz bakışlarına şaşırarak seviyorum seni
Saçma sapan fırtınalar kopuyor içimde
Belki de ilk defa böyle tutarsız sarılıyorum sana
Her an gidercesine hep bir adım yaklaşarak
Kayboluşlar bu yüzden olsa gerek
Hayal meyal hatırlıyorum gitmek istediğim uzakları
Korkutuyor şimdi senle aramıza girince yollar
Hep severdim oysa yolculukları
Korkutuyor gideceğim yerler
Vardığın yerler
Şimdi kapını açsan
Ben içeri girmesem
Neyi kaybedersin
Ben kapıda olsam
Neyin kalır sende

Sen de mi korkuyorsun..

ŞÜPHE

Şüphesiz
 Bir cinayet bu
Kan revan bütün gövdeler
Elim başka bir eli tutamayacak kadar yaralı
                                       -Herkes yalnızdır demiş miydim sana?-
Hatırlamıyorum..
Kusursuz bir cinayet bu


İzlerinden yürüdüm de madem
Neden bu serzeniş
Yok yok
Bambaşka bir cinayet bu
Bulamıyorum
Keskin bir cümle de yok ortada
Ortalığı darma dağınık bırakıp gitmişim
                                      -Hoşça kal demiş miydim sana?-

4 Kasım 2010 Perşembe

KAHVE KOKUSU


Keşke burada olsaydın
Neye inandığının önemi olmazdı
Hırçınlaşırdın belki biraz
Ağlardın biliyorum
Sen yoksulluğa karşı hep duyarlıydın
İkinci kez yapma şansın olmaz bazı şeyleri
Bu fırsat bir daha ele geçmez diye kendine yeni özlemler eklemezdin
Bu yüzden köpeğimi hiç gezdirmedin
Beni çok hesaplardın
Hep kalanın olurdu elinde
Sen azla yetinmeyi bilirdin

Keşke burada olsaydın
Neye inanmadığının önemi olmazdı
İçerdin belki biraz
Anlatırdın biliyorum
Sen sessizliğime karşı hep duyarlıydın
Vaktin olmaz bazı yerlerde
Hatıralarının yükü belliydi senin
Mevsimine tutulsan da kendine yeni aldatmalar eklemezdin
Aslında bir gün yeterdi sana ömrünü geçirmen için
Ama vaktin olmaz bazı yerlerde

Yoksun..

Peki nasılsın?
                                                                                                                                                      ( Falco-Jeanny