19 Aralık 2012 Çarşamba

Böyle Gitmez by Yeni Türkü on Grooveshark


Böyle gitmez
Öfkeyle yanıyorsun
Böyle gitmez
Bırakalım bu son olsun
Koyu gölgeler içinde korkutuyor gözlerin
Biliyorum ki bakan sen değilsin
Uzak kalmışız ulaşmıyor sesin
Ne farkeder artık
Yolun ortasında inecek gibi
Bavulun hazır sesin ciddi
Çok badireden geçtik ama
Belki de artık vakti
Böyle gitmez
Sen bizi sevmiyorsun

Böyle bitmez
İçimde bu öfkeyle böyle bitmez
Eksiğiz İkimizde
Seni ben sulara çizdim göklere, aynalara
Kalbimdeki kendini anla
ve bu çocuksu çizgilerden al tamamla resmimizi
İlk durakta inen yolcular gibi
Yabancıyız senle yan yana
Belki geç kaldık herşeye
Ama son bir kez dinle beni
Böyle bitmez
Ben bize aşık oldum

10 Aralık 2012 Pazartesi

YAKIN

görmemek ise niyetim
umarsızca yalan söylemeliydi dilim
hazır mevsim değişirken
deyiverdim..
yapraklar tam da kendilerinden geçerken
vazgeçtim birçok yüzümden acıyla
başlanması gerek ağlamaya
bir diğerinin kahkahalarıyla
ben başladım
tattım
tuzlu suyu dilimde
beli bükülmüş sırlarımın

yarası derin
kalbi delik
dipsiz kuyu hüznün
bana aşkımı öğretiyor
büyümüş hasretin
dudağına kadar inmiş düşlerin
yorgun..
kendine nefesi zor yetmiş
nasıl çeksin seni içine
tam da bu kadar yakınken nasıl ölsün senle
karnı aç bir çocuk gibiyken hayat
katık eder mi hiç iki açımlık bir çiçeği
rengini bir avuç suyla yutmuşken gecenin
sabahını düşünür mü
her düğüm bir bir ipe bırakmışken kendini

görmemekse niyetim izlerini
sessizce düğümlenmeliydi içim
öyle değil mi!
hazır mevsim değişirken
ölü verdim
canımdan
renk değiştirir gibi..

sanki hep böyle olurmuş gibi



27 Temmuz 2012 Cuma

BELKİ

manzarası gece pencerenin
manzarası ölüm..

bir kıyı olmalıydı Ankara'da
gece vurmalıydı
çekmeliydi geriye, derinine tekrar vurmalıydı
yağmurlar takıp takıştırmalıydı
yüzüme
dokunmalıydı
bu kadar da yalnız olunmazdı

aynı kapı, aynı duvar, aynı oda
aynı boşluk..
aynı deniz olmazdı
gözümün bildiğini gönül umursamazdı
bir kıyı olmalıydı Ankara'da
manzarası gece
tam ucunda durulmalıydı
bi adım ileri bi adım geri
o kadar kolay olmazdı
cesaretimiz kırılırdı
ağlardık
bu kadar da aşık olunmazdı

yara arar dururduk gecede
soluk renkler üstümüzde
biraz beyaz vururdu biraz ayaz
üşürdük
belki
bu kadar da uzak olunmazdı

bir kıyı olmalıydı Ankara'da
gitmeliydi azalarak
belki..
benzeseydi bi başkasına
bu kadar da eksik olunmazdı





11 Nisan 2012 Çarşamba

YERİNDE KAL

gönülsüz gidiyor güneş, geceye mahkum
son bakış misali
sisli bir yol bırakıyor ardında
içinde kalmış heves gibi
mevsim..
nisan
yağmur buzdan kılıçlar tutturuyor elimize
biraz erimiş hüzünlerimizden
gözlerimizin içinde görmemeliydik birbirimizi
bu yüzden savaştık
her dokunuşumuz yağmur
ağırlaştırdı bizi
sustuklarımızı nasıl duyabilirdik
her yer tuz buz
her şey kılıç sanki
yaralanmamak elde değil
sakin ol

gölgene gizle kılıcını
zamana ver zehirini
oyuna getir beni
gardımı yere düşür
nefesimi sen al
sen ol, ben..
kahramanlar son halleriyle hatırlanmaz mı
kar ilk düştüğünde sihir sanılmaz mı
her yaralı biraz umutlu çokça ölümlü olmaz mı
yağmura teslim oluyorum

ellerin su içinde
geç kalmış gibisin..

ölsem de inanmazdım
seni yaraladığıma

21 Mart 2012 Çarşamba

kaçıncı kahramanıyım bu masalın
öldüm mü şimdi

bir sır var bu sonda
bilmelimiydim
-bilmiyorum

kim uyudu?

ben ne zaman öldüm

8 Mart 2012 Perşembe

ÜÇ KÖTÜ SAYI

Boğazıma kadar yaşla doluyorum
boğuluyorum
tuzlu su dilimde
kim bilir kaç yalan yutuyorum
tadı damağımda
kaç gecedir uyuyorum
uyanıyorum çığlıklarıma
yüzüm yetmiyor
rüyalarıma..
yataklık yapıyor bedeni

bat aklıma! çek kendini
böyle olmak zorunda değil her yenilgi
çık aklımdan! kapat kapıyı
beliki kilitli
belki kilitsiz
kalan kalsın nefessiz
böyle olmak zorunda her kimsesiz!
aslında sözlerim dilimin ucunda
Ankara beyaz saçlarıyla avuçlarımda
medet uman bir dilsiz..

kim kimi avutuyorsa boşuna!
kaç gecedir uyuyakalıyorum
üstümde incecik bir karla
eridikçe yutkunuyorum
boğazıma kadar sensizlikle doluyorum
dibe dalıyorum
ben!

19 Ocak 2012 Perşembe

17 Ocak 2012 Salı

MEKTUP

boş bir sayfaya bakarsın önce.. en zor başlangıçlardan  biridir..iz bırakır_ismin az kalır seslenişimde ama yanına da başka bir şey sığmaz..
___________
derken başlayıverir mektup..şiir gibi roman gibi başa döndürmez seni. her sözünü anlarsın, başını döndürür ama yalpalatmaz..zarfa sığan o kadar çok şey vardır ki adı mucize olsa seni şaşırtmaz..

mektup güzeldir..gideceği yolu düşlersin, varış anını, ilk kelimenin okunuşunu..sabredersin. soru sormazsın ama cevap beklersin.

mektup genç bir kadın gibi..endişelenir

bi okadar da rahattır. istediğin zaman sözünü kesebilirsin, o hiçbir şey demez.bi yandan anlatır sana gözü gözünde, bi yandan dinler seni yüreğin dilinde..

mektup yorgun bir kahraman gibi..korkmak için geç kalmıştır..

kaç sayfa yazmış diye bakarsın, sonra sıraya koyar okumaya başlarsın..geç kalmış bir heyecan vardır yüzünde,heyecanlanırsın.belki kahve içersin boğazın kurur diye..aslında hiç konuşmazsın_sessizlik istersin, iyi duymak için..aslında o da hiç konuşmaz____ama mektup böyledir işte iyi ağırlanır, yabancılık çekmez, yerini yadırgamaz. bundan o kadar emindir ki kötü ayrılmaz..zaten ayrılık kötüdür de o bunu çaktırmaz..

masal gibidir, her şeyine inanır ve sana ne yapacağını bilmeden teslim olursun. esirgemezsin ondan çocukluğunu, yaralarını, yalanlarını..mutludur

hüzünlenirsin

erkendir gitmek için..söz bitmemiştir (belki) ama bi son olması gerekir. an dır başlaması ve an dır bitmesi..resmi yoktur, hatırlamazsın ama dokunmuştur resimlerine, benzetirsin geçmişine..

mektup suskun, kızgın bir çocuktur..çok şey anlatır
anlaşılmaktan umudunu kesmiş
beklentisiz
öylece anlatır
sır verir gibi, sözünü hiç geri almaz, üstünü çizmez, olması gerektiği gibi -biraz üvey-, sözcüklerine karışmaz, onlara izin verir..
elinden bile tutmaz!

bu yüzden, okurken bazı yazılanlara dokunursun.şefkat ister, anlarsın. sen de başlamak istersin yazmaya ama hemen olmaz..başlaman ihtimallerle doludur; kalem yazmaz, içinden gelenler toparlanmaz, cambaz ipte durmaz..her şey olur!

sen de sayfaları katlar zarfına koyarsın. gözü üstündedir..yüzünü yüzüne çevirsin, seni görmek ister ve sen de onu teselli edersin..bazı mektuplarda mürekkep dağılır, anlarsın yazanın ağladığını..bazısında hiç dağılmaz mürekkep___
ama anlarsın
ağladığını..

mektup bekler ama öyle açık açık bi şey istemez. gerçi onun istediğini çoktan yapmışsındır. ödül gibidir mektup..bedelini çoktan ödemişsindir

kalem bazen seni dinlemez. başına buyruk yazr. seni senden kaçırır anlamazsın..ama mektup öyle değildir. sitemi de bellidir sevinci de..ayna gibi durmak ister karşında, kokusunu bile alırsın..

mektubu sana değil de seni mektuba göndermiş gibidir. yolculukta bulursun kendini..
müzik istediğin gibi
mevsim istediğin gibi
yol istediğin gibi
yalnızlığın istediğin gibi

kucaklaşmak gibi

hiç ayrılık olmamış sanki..kendini kandırmana izin verir

sonradan bunun hesabını sormaz sana. diyeceğini çoktan demiştir..daha önceden benzer sonlar izlemiştir..

ama sana gelen sayfalarca 'söz' değildir

mektup öyle gizemli felan da değildir..biraz vurdum duymazdır o kadar..kontrolü sana bırakır.

mektup bir ağaç gibi..bi yere kök bırakır ama gidişi elinde değildir

aşk gibi..savunmasızdır, her şey olmaya hazır

bu yüzden mektuplar sıkıca kapalı zarflara konur, emanet gibi korunur. bitişi bitiş değil, anlatılan hikaye değil, beklenen kimse yok zaten kahraman da yok ama sebep bu da değil !

yavaş yavaş sızdırır kanına..ne kalmasını istersin ne gitmesini. bahar tadı bırakır yüreğinde, yaz gelir unutursun.
ama sonra tekrar bahar gelir ve tekrar yaz ve tekrar unutursun

mektup yola çıkmaya hazırlanan telaşlı bir adam gibi..
geç kalmamak için erken olmalı bazı şeyler..

mektup geç kalmışlığın gibi..
bulamadığın bir his gibi -kaybettiğinden bile emin olamadığın-
eksik yanın gibi
görülmeyen
kar gibi
gizleyen